Grip Nedir? Gribin sebepleri, korunma yolları nelerdir?
Grip ( influenza ), virüslerin sebep olduğu genellikle bulaşıcı, solunum yolları enfeksiyonu hastalığıdır. İnsanlık tarihi boyunca sık sık salgınlar halinde ortaya çıkıp özellikle insanlarda komplikasyonlara neden olan, çocuk yaştakileri yatağa düşüren, yaşlı ve sürekli hastalığa sahip insanlarda ölüme sebep olabilen, aniden başlayıp yüksek ateş ile ( genellikle 38 derece üzeri ) seyreden ve çoğu zaman doktor muayenesi, kontrolü gerektiren mikrobik bir hastalıktır.
Grip virüsü genellikle sonbahar ve kış aylarında etkili olur, fakat ilkbaharda da devam ettiği görülebilmektedir. En çok etkilenen yaş grubu yaşlılar ve çocuklardır. Hastalık, hipertansiyon, diyabet, kalp yetersizliği, astım, kronik bronşit, karaciğer ve böbrek yetersizliği gibi ilave hastalığı olanlarda ağır seyreder. Her yıl dünyada yaklaşık 500 milyon kişi gribe yakalanmaktadır. Grip insandan insana hızla yayılan viral bir infeksiyon hastalığıdır. Grip mevsiminde birçok insan işinden olmakta, çok yaşlılarda ve altta yatan hastalığı olanlarda öldürücü olabilmektedir. 1918-1919 yıllarında saptanan pandemide 21 milyon kişi hayatını kaybetmiştir.
Gribin Sebepleri
Grip hastalığına sebep olan; sürekli yapısal değişime uğrayıp insanların bağışıklık sisteminden kaçabilen influenza virüsleridir. Yıllardır dünya genelinde milyonlarca insanı öldüren grip salgınları bilim adamlarının bu virüs üzerinde araştırmalarını artırmalarını gerektirmiştir. Grip virüsünün A, B ve C tipleri olarak tanımlanan üç türü vardır. A tipi virüsler hem insanlar hem de yaban kuşları, kümes hayvanları ve domuz gibi hayvanlarda hastalık yapar. B tipi grip virusu sadece insanları etkiler. C tipi influenza virusu ise çok hafif dereceli hastalığa neden olduğu için salgına neden olmaz ve bu sebeple önemsizdir. Grip denilince akla gelen konusu etkenler influenza A ve B tipi virüslerdir. İnfluenza A virüsü; yüzeyinde yer alan ve sürekli yapısal değişime uğrayan hemaglutinin ve nöraminidaz gibi antijenik moleküllerinin özelliğine göre alt tiplere ayrılır. İnsanlarda bildiğimiz mevsimsel salgınlara yol açan alt tipler H1N1 ve H3N2 alt tipleridir. B tipinin ise alt tipleri yoktur; sadece serolojik olarak farklı özellik gösteren türleri vardır. İnfluenza virüsleri tıpkı HIV (AIDS etkeni) virüslerinde olduğu gibi devamlı değişikliğe uğrarlar. Bu nedenle grip geçirmiş bir kişi kabakulak ya da kızamık’ta olduğu gibi hastalığı geçirmekle ya da tek bir kez aşı olmakla gribe karşı uzun süreli ya da ömür boyu bağışıklık kazanamaz. Bundan ötürü gripten korunmak için her sene AŞI yaptırmak gerekmektedir. İnfluenza A virusu insan ve domuz, kuş, at gibi hayvanlarda, influenza B sadece insanda, influenza C virusu ise insan ve domuzlarda hastalık oluşturmaktadır. Sadece hayvanlarda hastalık oluşturan influenza A virusunun alt tipleri de vardır. Bunun en bilinen örneği kuş gribidir. Son yıllarda bu virusun insanlara da bulaşabildiği gösterilmiştir. Bunlar az sayıda vakalar olmakla birlikte, büyük salgınların olmasından endişe edilmektedir. Grip, hastalığa yakalanmış kişinin hapşırma, öksürme ve konuşma sırasında havaya saçtıkları virus içeren damlacıkların solunması ile bulaşır. Bu damlacıklar birkaç saat boyunca havada kalabilir ve insanlara hastalığı bulaştırabilir. Bu nedenle okul, iş yeri gibi kalabalık ortamlarda bulunan kimseler özellikle risk altındadır. Virus ile kontamine el ve cansız nesnelerle temas sonucu da hastalık bulaşabilir, fakat bu olasılık daha azdır. Hastalık dünyanın her bölgesinde ve her yaşta görülebilir. Okul çağındaki çocuklar gibi kalabalık ortamlarda bulunanlarda hastalığa yakalanma oranı yüksek iken, yaşlılarda ve altta yatan hastalığı olanlarda gribe bağlı ölüm oranı yüksektir. Salgınlar ılıman iklim kuşağında, kuzey yarım kürede Ekim-Nisan ve güney yarım kürede Mayıs-Eylül aylarında görülür. Tropikal bölgelerde tüm yıl boyunca saptanabilir.
Grip Belirtileri?
Halsizlik, iştahsızlık, ateş, gözlerde yanma, sulanma, baş ağrısı, burun tıkanıklığı, öksürük, göğüste ağrı ve yanma, balgam ve nefes darlığıdır. Grip bulaşıcı bir hastalıktır. Genellikle belirtiler ortaya çıkmadan bir gün öncesinden başlayarak bir hafta sonrasına kadar hastalar gribi bulaştırabilir. Toplu yerlerde ve kapalı ortamlarda bulunan kişilerde hastalığı almak kolaylaşır. Hastalık kişiden kişiye solunum yolu ile geçer. Hastalığa yakalanmış kişinin hapşırma veya öksürme ile havaya verdiği su damlacıklarının içindeki virüsün sağlıklı kişi tarafından solunması ile bulaşır. Su damlacıkları iki saat boyunca havada kalabilir ve insanlara hastalığı bulaştırabilir. Bu yüzden kapalı mekanlarda birbirlerine yakın çalışanlar veya okullardaki öğrenciler özellikle risk altındadır. Tanı, boğaz sürüntüsü, burun akıntısı, balgam gibi örneklerde virüsün saptanması veya kanda hastalığa karşı gelişen antikorların saptanması ile konabilir. Bu yöntemler zaman alıcıdır. Ancak aşı üretimi, salgına neden olan suşların saptanması açısından araştırma amacıyla yapılması gereken testlerdir. Bir salgın sırasında genellikle klinik bulgular ile tanı koymak kolaydır. Ancak son yıllarda hızlı tanı testleri de geliştirilmiştir. Bu testler ile klinik örneklerden dakikalar içinde virusun antijenleri saptanabilmektedir. Bu sayede tedavi kolaylıkla yönlendirilebilmektedir. Her şeyden önce influenza virüslerinin neden olduğu gribin yol açtığı klinik tabloyu sayıları 250 yi bulan diğer solunum yolları etkenlerinin yol açtığı hastalıklardan ayırmak gerekir Ani başlayan ateş, aşırı yorgunluk, kas ağrıları ve kuru öksürük gribin en tipik bulgularıdır. Çocuklarda bu bulguların yanında seyrek de olsa karın ağrısı, mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler de gözlenebilir. Fakat unutmamalıdır ki hastalığa yakalanan herkeste grip bulguları aynı şiddette seyretmeyebilir. Örneğin daha önce benzer bir influenza virüsü ile enfeksiyon geçirmiş ya da aşılanmış bir kişide bulguların ağır seyretme ihtimali düşüktür. Grip, 1-2 günlük bir kuluçka döneminden sonra birdenbire başlar. Yüksek ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, halsizlik, iştahsızlık sıklıkla saptanan şikayetlerdir. Ateş, genellikle üç gün sürer. Ateş düştükten sonra tekrar bir yükselme saptanabilir. Boğazda yanma, burun akıntısı, kuru öksürük, aşırı yorgunluk diğer semptomlardır. Soğuk algınlığı yanlış olarak grip ile karıştırılmaktadır. İki hastalıkta viral bir infeksiyon olmakla birlikte, farklı hastalıklardır ve farklı viruslerle oluşturulmaktadırlar.
Belirtiler;
Soğuk algınlığı, Ateş 3-4 gün süren yüksek ateş, Nadir olarak hafif Baş ağrısı, Bazen şiddetli nadir olarak kas ağrısı, Genellikle şiddetli hafif kırıklık, halsizlik 2-3 hafta sürebilir, Hafif burun akıntısı, Bazen sık hapşırma, Genellikle boğaz ağrısı, Yorgunluk ve halsizlik daha uzun sürebilmesine rağmen sağlıklı kimselerde grip semptomları yaklaşık bir hafta sürer. Altta yatan hastalığı, bağışıklık yetmezliği olanlarda, küçük çocuklar ve yaşlılarda yaşamı tehdit edici komplikasyonlar oluşabilir. Akciğer komplikasyonları en sık görülen grip komplikasyonlarıdır. Virüsün direkt etkisine bağlı primer viral pnömoni veya sekonder bakteriyel pnömoni şeklinde görülebilir. Kronik kalp ve akciğer hastalarında primer viral pnömoni sık görülür ve mortalitesi çok yüksektir. Sıklıkla Staphylococcus aureus, Streptococcus pneumoniae ve Haemophilus influenzae gibi bakterilerin etken olarak saptandığı sekonder bakteriyel pnömoni, yaşlılarda, kronik akciğer, kalp ve metabolik (diabet gibi) hastalığı olanlarda sık görülür. Hastalık mortalitesi düşüktür ve antibiyotik tedavisine yanıt verir.
Grip Nasıl Bulaşır?
Grip, viral bir hastalıktır ve virüslerle bulaşır. En sık bulaşma yolu da tokalaşma, yakın konuşmalar, öpüşme gibi yakın temastır. Çok kolay ve hızla bulaşma özelliğine sahip influenza virüsleri, grip geçirmekte olan bir kişinin öksürüp hapşırması ve hatta konuşması yoluyla havaya dağılan virüsün hastanın 1-2 metre uzağındaki sağlam kişiler tarafından solunum yoluyla alınması ile bulaşır. Bunun yanında, hastaların ağız – burun akıntılarının bulaştığı eşyalara ve yüzeylere dokunduktan sonra virüsle kontamine olmuş elin ağızla ya da burunla teması ile de virüs bulaşabilmektedir. Unutmamalıyız ki grip virüsü dış ortamda, örneğin kapı kollarında, toplu taşıma araçlarındaki tutacaklarda, elektrik / asansör düğmelerinde, kreşlerde ağza sokulabilen oyuncaklar üzerinde 48 saat kadar canlı kalabilmekte ve insana bulaşırsa enfekte etmeye devam edebilmektedir
Kimler Grip Riski Altındadır?
Herkes! Öncelikle kalabalık ortamlarda bulunanlar yüksek risk altındadır. Özellikle yuvaya giden çocuklar, ilkokul öğrencileri, ileri yaştaki insanlar, kalp ve tansiyon hastaları gibi vücut direncinin düşük olduğu insanlar ile hastanelerde çalışan sağlık personeli; hem kalabalık ortamlarda bulunuyor olmaları hem de vücut dirençlerinin kolay düşmesi açısından risk altındadırlar. Ama yine de gribin olumsuzluklarını en şiddetli biçimde yaşayan bazı kişileri risk grupları içinde toplayabiliriz.
Bunlar: Yaşlılar, Kalp, akciğer, şeker ve böbrek hastalığı olanlar ile kansızlık sorunu olanlar. Herhangi bir nedenden dolayı bağışıklık sistemi zayıflamış olanlar. Örneğin, kemoterapi alanlar, uzun süreli steroid tedavisi görenler, HIV/AIDS hastaları gibi. Bakımevlerinde yaşayanlar. Devamlı aspirin kullanmak zorunda olan çocuklar ve gençler. Grip sezonunda gebe olan kadınlar. Tüm sağlık personeli.
Yüksek risk grubundaki kişilerin grip sezonunda hastaneye yatış oranları sağlıklı bireylere göre 2-5 kat daha yüksektir. Grip, yaşlılarda ve kronik hastalık taşıyan bireylerde daha ağır seyreder ve ölümlere yol açabilir.
Gripten Korunma Yolları?
Gripten korunmanın en iyi yolu HER YIL aşı olmaktır. Aşı ile bağışıklamanın yanısıra bazı önlemler alınarak da gribin bulaşma riski azaltılabilir. Bu Önlemler:
* Yakın Temastan Uzak Durmak : Grip olmuş kişilerle yakın temas kurmaktan kaçının. Eğer siz hastaysanız sağlıklı kişilerden uzak durun.
* Evde Kalıp Dinlenmek : Gribi sağlıklı bireylere bulaşmasını engelleyerek toplumda yayılmasını önlemek amacıyla mümkün ise işe, okula ve alışverişe gitmeyin, evinizde dinlenin.
* Öksürme ve Hapşırma Esnasında Ağzı kağıt Mendil İle Kapatmak : Öksürürken hapşırırken ağzı bir kağıt mendille kapatıp, mendili hemen çöpe atmak gribin etrafınızdaki sağlıklı bireylere bulaşmasını engelleyecektir. Özellikle toplu taşım araçlarında, kreş ve okullarda, bakımevlerinde uygulanması bulaşmayı önemli ölçüde engelleyecektir. Dikkat: Ağzımızı elimizle kapatmamalıyız! : Ağzımızı elimizle kapatırsak, virüs bulaşmış elimizi etraftaki eşyalara değdirdiğimizde virüsün etrafa saçılmasına ve diğer insanlara da bulaşmasına neden oluruz. Kâğıt mendil yok ise dirseğimizin iç kısmiyle de ağzımızı kapatarak virüsün etrafa saçılmasını önleyebiliriz.
* Elleri Yıkamak : El yıkama ile sadece gripten değil diğer bulaşıcı hastalılardan da büyük oranda korunabiliriz.
* Ağız, burun ve gözlere dokunmaktan kaçınmak : Mikroplar genellikle insanların kontamine yüzeylere dokunduktan sonra bulaşmış eller ile ağız, burun ve gözlere dokunulması ile bulaşır.
* Sağlıklı Yaşam Tarzı Seçmek : Unutmayalım ki yeterince ve düzenli uyku, dengeli beslenme, yeterince sıvı tüketme, düzenli spor ve stresten uzak kalma bağışıklık sistemimizin de iyi çalışmasını ve hastalıklarla daha iyi mücadele etmesini sağlar.
Gribin Ekonomik Etkileri
Gelişmiş ülkelerde, grip konusu irdelenirken, yarattığı sağlık sorunlarının yanısıra, hastalığın neden olduğu ekonomik kayıplar da ele alınmaktadır. Gribin neden olduğu ekonomik kayıplar doğrudan maliyet giderleri ve dolaylı maliyet giderleri olarak iki kategoride sınıflandırılabilir.
* Doğrudan maliyet giderleri hasta kişinin aldığı sağlık hizmetleri bedelinin toplamıdır.
* Dolaylı maliyet kayıpları ise hastalıktan dolayı işe gidememe, iş gücü kaybı ve dolayısıyla üretim kaybından kaynaklanan ekonomik kayıplardır.
Gribin Tarihçesi
Salgın dönemlerinde veba ismini duymak bile insanların dehşetle titremesine neden olmaktaydı. Hiç şüphe yok ki bu hastalık ölümcüldü ve ölüm oranı % 90”lara ulaşmaktaydı. Veba”nın akciğerleri etkileyen formunda bulaşan öksürük ve hapşırıkla yani hava yoluyla gerçekleşmekte ve hastalığın başlangıcından sonra bir hafta içinde ölümler meydana gelmekteydi. 6.yy, 14.yy ve 17. yüzyıllarda üç büyük pandemi”ye (dünya çapında salgın) ve günümüze kadar toplam olarak 137 milyon insanın ölümüne neden olmuştu. Sonuç olarak veba tüm zamanların en kötü ve ölümcül epidemisine neden olmuştur diye düşünülmekteydi. Ancak gerçek bu değildi… En kötü veba salgınında 2 milyon insan ölmüştü. Oysaki ortada yaşanmış çok daha korkunç bir tablo vardı. Bir yıl içinde en az 25 milyondan fazla insanın ölümüne neden olan bir pandemi düşünün… Yani dünya çapında bir salgın! Çoğunlukla unutulan bir hastalık! 20. yüzyılda oluşmuş bir salgın ! AIDS mi? Sifilis mi? Ebola mı? Hayır ! Bu salgın İNFLUENZA yani hepimizin bildiği adı ile GRİP Salgını idi !!! 1918 yılına damgasını vuran ve İspanyol gribi olarak tarihe geçen bu bilinen ilk büyük pandemi; 1.dünya savaşında ölen toplam insan sayısından çok daha fazla insanın ölmesine neden olmuştur. 1918 salgınında sadece Amerika”da bir yılda 20 milyonun üzerinde grip vakası görülmüş ve bunların yaklaşık 1 milyonu ölümle sonuçlanmıştır. Herşey 1918”de sıradan bir Mart sabahı Kansas- Camp Fuston”da başladı. Aşçı Albert Mitchell o gün kendisini kahvaltı hazırlayamayacak kadar bitkin hissediyordu ve ateş, orta derecede boğaz ağrısı ve kas ağrısı gibi grip benzeri belirtilerle sağlık merkezine gitti. Kendisine yatak istirahatı önerildi. Öğle saatlerinde 107 asker hastaydı. İki gün içinde çoğu ciddi zatürre şeklinde ölümcül olmak üzere 522 kişi hastalanmıştı. 48 kişinin kaybedildiği bu gelişmede ölüm nedeni zatürre olarak kayıtlara geçmişti. Aynı şekilde diğer askeri birlikler de aynı salgının etkisi altına girmişti. Hastalığın sebebi olan virüs Avrupa”ya yayılmış ve daha fazla insanı enfekte etmiş ve hastalık ölümcül ilerlemesini sürdürmüştü. I. Dünya Savaşı nedeniyle genç erkeklerin gemiler ve eğitim kamplarında toplanması ile hastalık hızla yayılmış ve askeri gruplardan genel topluma ulaşmıştı. Bir hafta içinde Alcatraz adası gibi izole yerler hastalık tarafından istila edilmişti. Sebep her ne ise havadan bulaştığı kesindi! Daha sonra hastalık Atlantiği geçti. Nisan ayında Fransızlar hastaydı, ayın ortalarında Japonlar ve Çinliler, Mayıs ayında da Afrika ve Güney Amerikalılar hastalığa yakalanmışlardı. Hastalık çok ani başlayan halsizlik, ciddi kas ağrısı, baş, sırt ve eklem ağrısı şeklinde kendini belli ediyordu. Ateş 41 0C”ye ulaşıyordu ve akciğerler zatürreden ölen hastaların akciğerleri gibi kanlı köpükle doluyor ve hava akışı tamamen bozuluyordu. Ölümlerin esas nedeni zatürre ya da diğer adıyla pnömoniydi. Hastalıkla ilgili tek iyi özellik ise hastalığın ortaya çıkışından 2-3 hafta sonra ortadan kaybolmasıydı.
Grip Tedavisi
Grip enfeksiyonunun başlangıç döneminde antibiyotik kesinlikle kulanılmamalıdır. Çünkü, grip virüslerle ortaya çıkan bir hastalıktır. Oysa antibiyotiklerin virüsler üzerinde etkisi yoktur. Grip tedavisinde öncelikle istirahat çok önemlidir. Bol C vitamini ve su tüketmenin yanında piyasada anti-gribal olarak satılan ilaçlardan da yararlanılabilir. Bu ilaçlar poşet halinde sıcak suda eritilerek içilen ilaçlardır. İçinde hastanın ateşini düşürücü, kırgınlığı giderici, burun tıkanıklığını açıcı parasetamol gibi birtakım etken maddeler bulunuyor. En çok kullanılanlardan Tylol Hot gibi anti-gribal ilaçların erken dönemde kullanımı hem gribin daha komplikasyonsuz ortadan kalkmasını hem de daha kısa sürmesini sağlıyor. Bu nedenle hekimler, bu tarz anti-griballeri hastalara tavsiye eder. Ancak komplike olmuş bir gribal enfensiyon varsa mutlaka bir hekime danışmakta fayda vardır.